Son dönemde yaşanan bir kayıp olayı, bir babanın acısı ile beraber düşündürücü bir sırrı gözler önüne seriyor. Kendi oğlu için her yolu deneyen ve büyük bir umutsuzluk içinde bekleyen bir baba, gözyaşları içerisinde kendi hikayesini anlatıyor. "Doktora gitti, gelecek diyorum" diyen baba, bu cümleyle yalnızca çocukunu aramakla kalmadığını, aynı zamanda kaybolmuş bir umudu da geri getirmek istediğini ifade ediyor.
Olay, küçük bir kasabada yaşandı. 15 yaşındaki oğlu Yasin'in bir sabah evden çıkıp geri dönmemesi, ailesini derin bir endişeye sürükledi. Baba Mehmet Bey, her ebeveynin karşı karşıya kalabileceği en korkunç durumlardan birini yaşıyor. Oğlunun kaybolduğu günden beri, zile her basıldığında içerisinde bir umut ışığı doğduğunu belirtiyor. Oğlunun 'doktora gitti' ifadesi, kaybolma olayının arka planında yer alan karmaşık bir hikayeye işaret ediyor.
Mehmet Bey, oğlunun alışverişe çıkacağını ve dönmeyince doktor randevusuna gittiğini düşündüğünü belirtiyor. Her gün aynı saatlerde kapının önünde bekleyen baba, içinde her defasında bir umut yeşertiyor. Oğlunun geri döneceğine olan inancı, etrafındaki tüm insanları hayrete düşürüyor. "Kimseye anlatmadım, ama bu benim sırrım" diyor ve devam ediyor: "Doktora gitti, geleceğini düşünüyorum. Her şey yoluna girecek." Bu sözler, çevresindekiler tarafından sorgulansa da, Mehmet Bey’in bu inancı kaybolan oğluna olan sonsuz sevgisini ve umudunu simgeliyor.
Peki, bir baba böyle bir durumu nasıl göğüsleyebilir? Mehmet Bey, oğlu ile beraber yaşadığı her anının hatırasını deniz gibi hafızasında saklıyor. “Oğlum, doktor randevusuna gitti demiştim ama artık gidip gitmediği kesin değil. Her gün korku içinde bekliyorum ama aynı zamanda umut etmekten de vazgeçmiyorum," diyerek yaşadığı duyguların karmaşasını dile getiriyor. Kayıp çocuklar haberlerinde sıkça gördüğümüz bu sorular, Mehmet Bey için hayati bir mesele haline gelmiş durumda.
Bir baba olarak, Mehmet Bey her türlü durumu değerlendirmeye çalışıyor. Kızgınlık, korku, çaresizlik derken, umut hissetmek için kendini ikna etmek zorunda kalıyor. Oğlunun belki de birileriyle beraber isteseydi bile bir yerlere gitmiş olabileceği düşüncesine kapılıyor. "Her şeyini biliyorum, ama kaybolduğundan beri her şey belirsiz" diyor. "Yasin değil bir hal arkadaşım olarak gördüğümde, onu her zaman umudunda yaşatacak bir şekilde anacağım."
Bu olay, sadece babanın yaşadığı duygusal karmaşayı değil, aynı zamanda toplumun kaybolmuş çocuklar konusundaki daha üst seviyedeki bilincini de irdelememiz gerektiğini gösteriyor. Kamuoyunun desteği, Mehmet Bey'in sabrını sarsmadan çocuğunu bulma çabası, bir anlamda başka kaybolmuş ruhların hikayelerini de ortaya çıkarıyor. Çocukların kaybolması, her ailenin korktuğu bir durum ve böyle geri dönüşlerin yapılabilmesi için toplumsal bilincin her zaman canlı tutulması gerekiyor.
Baba Mehmet, oğlunun dönmesini beklediği her gün, kendi içsel çelişkileriyle yüzleşiyor. "Belirsizlik içinde yaşamak ne kadar zor olsa da, bir babanın umudu her zaman var olmalı" diyerek, yaşadığı gerçeklerin yükünü bir nebze hafifletiyor. Aile olarak, Yasin’in kaybolması sonrasında birbirlerine daha fazla kenetlendiklerini de ekliyor. “Bu süreçte birbirimize destek olduk ve olmalıyız, çünkü kayıp dahi olsa, Yasin’in bizdeki anıları ve kalbimizdeki yeri asla silinmeyecek” diyordur.
Mehmet Bey, her ne kadar acı çekse de bir gün çocuğuna kavuşma umudunu koruyor. "Doktora gitti, geleceğini düşünüyorum" demesi, onun içsel dünyasındaki çözümleme sürecinin bir parçasını oluşturuyor. Bu tip durumlar, sadece ailenin değil, tüm toplumun çaresizliğini ve kaygısını da ortaya koyuyor. Her geçen gün, Mehmet Bey ve oğlu Yasin'in hikayesi umut dolu bir sabaha uyanmanın hayalini taşımaya devam ediyor ve bu umut, belki de gelecekte büyük bir sevinçle son bulacak.
Gelecekte, Yasin’in bulunması halinde neler olabileceğini düşünmek bile bir ışık kaynağı oluyor. "Bir şekilde o da biliyor; ben buradayım ve onu bekliyorum. Doktora gitti, gelecektir" diyerek, her zaman oğlunu beklemek için kendini bir kenara bırakıyor. Bu hikaye, bir ailenin sevgi dolu ve umut ağlayan bir serüveninin yansımasıyken, topluma da derin bir düşünce sunuyor: “Kaybolanlar için umudumuzu asla yitirmeyelim!”