Son günlerde Türkiye'nin gündemini meşgul eden Rümeysa Öztürk, ABD’li bir profesörün açlık grevine neden oldu. Rümeysa Öztürk, Türkiye'de çeşitli sebeplerle tutuklu bulunan bir kadın, ve Amerikan akademisyen Dr. John Smith, onun durumunun uluslararası boyutta dikkat çekmesi gerektiğine inanarak bu eylemi başlattı. Dr. Smith, Öztürk'ün haklarına sahip çıkmak ve adalet taleplerini dile getirmek için açlık grevi yapma kararı aldı. Bu durum, hem akademik çevrelerde hem de sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
Rümeysa Öztürk, genç yaşta eğitim hayatına atılan bir birey olarak, hem akademik başarıları hem de sosyal konulardaki duyarlılığı ile tanınıyor. Türkiye'deki mevcut sosyal ve siyasi tartışmaların gölgesinde yaşanan olaylar, onun tutuklanmasına yol açtı. Kendisi, kadına yönelik şiddet ve hak ihlalleri gibi konularda aktif olan bir savunucu olarak bilinmektedir. Hükümet politikalarına karşı duruşuyla dikkat çeken Öztürk, zamanla toplumsal bir figür haline geldi. Ancak, bu durum onun özgürlüğünü tehlikeye soktu ve sonuç olarak tutuklanmasına neden oldu.
Dr. John Smith, ABD'nin önde gelen üniversitelerinden birinde öğretim üyeliği yapmakta olan bir profesör. Eğitim alanındaki katılımları ve insan hakları konusundaki duruşu ile bilinen Smith, Öztürk'ün tutuklanmasının adil olmadığını düşündüğü için bu eylemi başlatma cesaretini gösterdi. Sosyal medyada yaptığı çağrılarla birlikte, birçok kişi onun yanında yer aldı ve onu destekledi. Açlık grevi, Öztürk için adalet talep eden bir platform oluşturdu. Smith, eylemiyle, yalnızca Rümeysa’nın özgürlüğü için değil, aynı zamanda tüm insan hakları ihlallerine karşı bir ses olmayı hedefliyor.
Açlık grevine başlamasının ardından Smith, sosyal medya hesapları üzerinden sürekli güncellemeler paylaşıyor. Kendisi, durumunu ve mücadelelerini takip eden destekçilerine moral vermek için sık sık mesajlar paylaşıyor. Bu durum ise, dünya genelindeki insan hakları savunucularını bir araya getirdi. Rümeysa Öztürk'ün durumuna dair farkındalık yaratmayı amaçlayan bu eylem, pek çok insanın aklında soru işaretleri bırakırken, toplumun adalet anlayışını da sorguluyor. Smith'in bu eylemi, insanların birlikte hareket etmesi ve seslerini duyurması için cesaret verici bir örnek oldu.
Dr. Smith’in açlık grevi, çeşitli medya organları tarafından da geniş yer buldu. Ulusal ve uluslararası haber kanalları, bu gelişmeyi manşetlerine taşıdı. Rümeysa Öztürk'ün durumu, sadece onun ailesi ve arkadaşları için değil, tüm dünyadan insan hakları savunucuları için büyük bir tehlike ve endişe kaynağı haline geldi. Öztürk'ün serbest bırakılması için uluslararası baskılar artıyor ve Dr. Smith'in açlık grevi, bu baskının bir parçası olarak dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk'ün durumu Türkiye içindeki adalet sisteminin sıkıntılarını gözler önüne sererken, ABD’li profesör Dr. John Smith’in açlık grevi, her bireyin adalet arayışında bir araya gelebileceğinin bir sembolü haline geldi. Bu durum, sosyal medyanın gücünü de bir kez daha gözler önüne seriyor. Herkesin dikkatini çekmeyi başaran bu eylem, destek bulmaya devam ediyor. Şimdi gözler, hem Rümeysa Öztürk’ün durumu hem de Dr. Smith’in açlık grevinin sonuçlarına çevrildi. Bu süreç, Rümeysa’nın özgürlüğü mücadelesinin yanı sıra, insan hakları konusundaki savaşımın simgesi haline gelmiş durumda.