Düğünler, hayatın en mutlu anlarının yaşandığı, ailelerin bir araya geldiği ve sevinçlerin paylaşıldığı özel günlerdir. Ancak son zamanlarda bazı düğün salonlarının, yaşamları tehdit eden mekânlara dönüşmesi, bu mutluluğun gölgesini düşürmeye başladı. Hızla artan düğün salonu kazaları, gelin ve damatları değil, misafirleri de etkileyen korkutucu bir tablo ortaya koyuyor.
Düğün salonlarında yaşanan kazaların çoğu, güvenlik önlemlerinin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Mekânların birçoğu gerekli ruhsatlara sahip olmadan hizmet vermekte ve bu da ciddi sorunlar doğuruyor. Yangın çıkışlarından acil durum planlarına, yangın söndürme sistemlerinden hijyen standartlarına kadar pek çok alanda eksiklikler, düğün günü için hazırlanmış bir 'ölüm tuzağı' yaratıyor. Geçtiğimiz aylarda yaşanan birkaç olay, bu durumu gözler önüne serdi. Aniden ortaya çıkan bir yangın, yetersiz tahliye yolları ve pansuman malzemelerinin olmadığını fark eden misafirler, bir anda hayatlarını tehlikeye atmış durumdalar.
Düğün salonu işletmecilerinin büyük bir kısmı, iş sağlığı ve güvenliği alanında bir farkındalığa sahip olmaktan uzak. Bir maliyet unsuru olarak gördükleri güvenlik ekipmanları ve çalışanların eğitimi, ikinci planda tutuluyor. Oysaki düğün alanlarında yaşanan facialar, sadece mekân sahiplerini değil, bütün toplumu etkileyen bir sorun haline geliyor. Ebeveynler çocuklarını, dostlar ve akrabalar yaşamlarını kaybetmekte, bu da toplumda derin yaralar açmaktadır.
Her yıl düzenlenen düğünlerde yaşanan pek çok kaza için, salonun işletmecilerine yaptırımlar uygulanmalıdır. Bu, yalnızca ailelerin mutlu olmadığını, aynı zamanda toplumun genel güvenliğini de etkileyen bir durumdur. Kurumsal sorumluluk bilinciyle hareket eden düğün salonları, gerekli güvenlik tedbirlerini alarak olayların önlenmesi noktasında büyük bir rol oynamalıdır.
Her ne kadar düğünler özel bir olay olsa da, bu olayların güvenli bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak için toplumun da duyarlı olması önemli. Düğün salonları seçerken, mekanların daha önceki yaşanan kazalarının kayıtlarının incelenmesi, alınan güvenlik önlemleri konusunda sorular sorulması ve referansların kontrol edilmesi gibi adımlar, olası faciaların önüne geçmek adına atılması gereken önemli adımlar arasında yer alıyor. Düğünler, mutluluk getirmelidir; ancak hiçbir gün, bu tür acıların yaşandığı bir gün olmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki, mutluluğun paylaşıldığı düğünler, kurumsal güvenliğin en üst düzeyde sağlandığı mekanlarda kutlanmalıdır. Aksi takdirde, bu mutlu günler, gelecek nesillere acı hatıralar bırakmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Toplum olarak bu tür olayların yaşanmaması için bilinçlenmeli ve düğün salonlarının güvenliğini sorgulayarak, daha sağlıklı ve güvenli ortamlar oluşturulmasına katkıda bulunmalıyız. Düğün salonlarının güvenliği, sevinç değil, hayat kurtarma meselesidir.