Son günlerde sosyal medyada sıklıkla paylaşılan bir olay, toplu taşıma araçlarında yaşanan güvenlik sorunlarını bir kez daha gündeme getirdi. Bir yolcunun deneyimlediği korkutucu anlar, 11A koltuğunda yaşanan olayla birlikte pek çok kişinin ilgisini çekti. Yolcunun “Biri beni yakaladı” ifadesi, sadece o anı yaşamış olanları değil, seyahat eden herkesin güvenlik kaygılarını da gözler önüne serdi. Bu yazımızda olayın detaylarına ve benzer deneyimlerin artış göstermesinin nedenlerine değineceğiz.
İstanbul’un kalabalık toplu taşıma ağında yaşanan olay, sabah saat 08:30 civarında gerçekleşti. Pendik'ten Kadıköy'e giden bir otobüste, yoğun yolcu akışının yaşandığı sırada, 11A koltuğunda oturan bir yolcu, aniden kendisine doğru birinin yaklaştığını fark etti. İlgili yolcu, o sırada içinde bulunduğu durumu şöyle anlattı: “Otobüs kalabalıktı. İnsanlar birbirine sıkışmıştı, ancak ben 11A koltuğunda oturmuş, müzik dinliyordum. Birden birinin arkamda belirdiğini hissettim. Hızla döndüğümde, karşılaştığım manzara beni şoke etti.”
Yolcu, üzerinde durduğu durumun hem fiziksel hem de psikolojik baskı yarattığını belirtti. “Biri, arkamdaki koltuktan beni yakalamaya çalışıyordu. Panik girmemek için direndim, ama başaramadım.” diyerek yaşadığı anlık korkuyu açıkça ifade etti. Olayın devamında, etraftaki yolcuların durumu fark ederek yardım etmeye çalıştığını ve bir yolcunun durumu kontrol altına almak için harekete geçtiğini aktardı. Ancak yolcuların her biri, olayın bir anlık refleksle sona erip ermediğini merak ediyordu.
Yaşanan bu olay, toplumda toplu taşıma güvenliği üzerine birçok soruyu gündeme getirdi. Aynı durumla karşılaşan yolcuların korkuları ve yaşadıkları, sosyal medya platformlarında “Güvenli Toplu Taşıma” konusunu zorunlu kıldı. Uzmanlar, büyük şehirlerde artan nüfus ve bunun doğurduğu toplu taşıma araçlarındaki yoğunluk göz önüne alındığında, benzer olayların yaşanmaya devam edeceği konusunda hemfikir. Yapılması gereken en önemli şeyin, toplu taşıma araçlarına yönelik güvenlik önlemlerinin artırılması olduğunu belirtiyorlar.
Ayrıca, yolcuların deneyimlerini paylaşabileceği güvenli bir platformun oluşturulması gerektiği vurgulanıyor. Bu tür olayların önlenebilmesi için hem toplu taşıma firmalarının hem de ilgili devlet kurumlarının denetimlerini artırması, bilinçli bir toplumsal farkındalık yaratılması öneriliyor. Yolcuların maruz kaldığı anlık şok ve korku, yalnızca fiziki tehlike oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda ruhsal etkileri de beraberinde getiriyor. Özellikle büyük şehirlerde, yoğun saatlerde yolculuk eden bireylerin yaşadığı kaygıları azaltacak tedbirlerin alınması kaçınılmaz hale geliyor.
Sonuç olarak, 11A koltuğunda yaşanan olay, yalnızca o anı yaşayan yolcunun değil, tüm toplu taşıma sisteminin gözden geçirilmesi gereken bir durum olduğunu ortaya koydu. İnsanların gidecekleri yere güvenli bir şekilde ulaşmaları, her bireyin hakkı. Bu nedenle, yaşanan olayın geçici değil kalıcı çözümler gerektiren bir durum olduğu anlaşılmakta. Yolcunun sesi, diğer yolcuların sesinin öncüsü olabilir. Belki de güven dürtüsü, veya toplu taşıma araçlarının emniyet testleri ile bir adım öne çıkarak yok olmalıdır. Yaşanan üzücü anlardan ders çıkararak daha güvenli bir ulaşım ağı oluşturmak, toplum olarak hepimizin sorumluluğudur.